Demokrat Parti’nin Kuruluş Tartışmaları

7 Ocak 1946 tarihinde kurulan Demokrat Parti ile üçüncü kez çok partili yaşam denemesi başladı demek hatalıdır. 18 Temmuz 1945′te kuruluş dilekçesini veren ve 5 Eylül itibari ile çalışmalarına başlayan Milli Kalkınma Partisi, DP’den önce kurularak çok partili yaşamı başlatması gerekiyordu. Ancak Nuri Demirağ tarafından kurulan bu parti, gerek Hükümet ve Çankaya gerek kamuoyu tarafından beklenen ilgiyi görmedi. Hatta ilgi görmemenin yanında görmezden gelindi. Netice olarak DP kuruldu ve muhalefet rolünü üstlendi. Bu yazıda DP’nin kuruluşa giden yoldaki aşamaları inceleyip DP’nin kuruluş sürecini ele almayacağız. DP’nin kurucuları tarafından gerçekleşen tartışmalarla partinin nasıl teşekkül ettiği sorusunu yanıtlamaya çalışacağız.
Atatürk’ün sağlığındaki iki denemeden sonra vefatı üzerine İnönü cumhurbaşkanı oldu. Kısa süre sonra İkinci Dünya Savaşı başladı. İnönü Milli Şef unvanı ile otoritesini pekiştirdi. Ancak savaşın sonunda dış dinamikler ve yeni dünya düzeninde Türkiye tercihini batı şemsiyesinden yaptı.
Bu gelişmeler yaşanırken CHP içinde de muhalefet filizlenmeye başladı. TBMM’deki toprak reformu görüşmelerinde Emin Sazak ve Adnan Menderes sivrilen muhalifler oldu. Ardından bir Müstakil Grup oluştu. Bu grup 7 Haziran günü TBMM’de bir takrir verdi. Takrir tarihimizde dörtlü takrir olarak anıldı. Fuat Köprülü, Celal Bayar, Adnan Menderes ve Fuat Köprülü takrirde imza sahibi idi. Yusuf Hikmet Bayur’ da imza atmayı düşünüp vazgeçtiği nakledilmektedir. Takrir parti içi denetimi ve basın ile ilgili liberalleşme teklifleri içeriyordu. İnönü’nün tavrı, ‘karşılarına geçip parti kursunlar’ oldu.
Baha Akşit, Bayar’ın henüz yeni bir parti kurma fikrinde olmadığı, İnönü’nün bu tavrı üstüne yeni parti çalışmalarına başladığını nakletmektedir. Şimdi Demokrat Parti içindeki kuruluş tartışmalarına bakalım. DP’nin logosu el mi idi? DP’nin adı konulurken başka bir isim düşünüldü mü? Genel Başkanlık için Bayar’dan başka bir isim ortaya çıktı mı?
Basının o dönem taktığı isimle ‘dörtler’, Koraltan’ın evinde toplanarak yeni parti çalışmalarına başladılar. Partinin programı, parti tüzüğü, adı, logosu, maddi kaynakları ve genel başkanı konularında tartıştılar. Program konusunda taraflar arasında en liberal isim şüphesiz Celal Bayar idi. Fuat Köprülü, özellikle dil hususunda muhafazakar tutum sergiledi. Adnan Menderes ise toplumun bir çok kesimi ile yakın olabilmenin de avantajı ile daha sonra verdiği bir beyanattaki ifadesiyle ‘halka mal olmuş inkılaplar, halka mal olmamış inkılaplar’ ayrımını sezdiren çıkışları bulunuyordu. Partinin programı hakkındaki tartışmaların siyasi yelpazedeki yerinin belirlenmesinde de farklılıklar ortaya koyduğu yaptıkları basın toplantısında anlaşıldı. Program üzerine partinin nerede konumlandığını soran gazeteciye, Bayar, demokrattır derken Menderes, iki parmak soldadır, dedi. Halbuki DP iki parmak daha sağda idi.
Partinin adı hakkındaki tartışmalara döndüğümüzde Demokrat Parti isminin ilk tercih olmadığı anlaşılmaktadır. Dörtler, önce Doğan Güneş Partisi adını düşünmüştür. Koraltan’ın önerisi olarak gündeme gelen Doğan Güneş ismi yapılan tartışmalar sonunda kabul görmedi. Demokrat kelimesinin her dile sirayet etmiş olmasının avantajı öne çıktı. Logo olarak ta sanılanın aksine DPnin logosu ‘Yeter’ manasındaki el değildir. Bu 1950 seçimleri için hazırlanan ‘Yeter Söz Milletindir’ afişinden kaynaklanmaktadır. 1973′den sonra da AP’den kopanların Ferruh Bozbeyli başkanlığında kurdukları Demokratik Parti’nin logosu, yeter manasındaki el olduğu için DP’nin logosu ile karıştırılmıştır. Yine AP ve DYP’nin kullandığı kırat ta DP’nin logosu değildir. İlk DP logosu birbirlerine geçen D ve P harflerinin yazımıdır. Halkta demokrat kelimesiyle aşina olunmaması üzerine telaffuz başkalaşımı ile DP, Demirkırat Partisi olarak anılmıştır. Bu bahiste de son olarak şunu hatırlatalım. Adalet Partisi’nin ilk logosu bir kitap üstünde yükselen güneştir.
Partinin Genel Başkanlık tartışması ise diğer tartışmalara göre çok sert geçti. Fuat Köprülü, Bayar’ın hemen genel başkanlığa talip olması üzerine sinirlendi ve genel başkanlığının ona direk tevdi edilmesine karşı çıktı. Koraltan Bayar’ı, Menderes te Köprülü’yü teskin eden taraf oldular. Celal Bayar ile bu kuruluş günlerindeki genel başkanlık kavgasını dört sene sonra iktidara geldiğinde unutmadı. Bütün kamuoyu onun Fuat Köprülü’yü Başvekil olarak görevlendirmesini beklerken hükümeti kurma görevini Adnan Menderes’e verdi. Özellikle Köprülü’nün daha sonra arasının Menderes’le de açılıp DP’den ayrılması kuruluş günlerinde her zaman oy birliğiyle kararlar alındığı hususuna şüphe uyandırabilir.
Partinin maddi kaynakları ilk önce dört kurucunun fedakarlıkları ile başladı. Akabinde Bayar, 200 kişiden 500ler lira bağış alarak bir bütçe oluşturabileceklerini ve bu bütçe ile bir sene idare edebileceklerini açıkladı. Partiye tahmin edilenden fazla bağış yapıldı.
Kuruluşun hemen ardından seçimlerin bir yıl öne alınması ile CHP, DP’yi hazırlıksız yakalamak istedi. Nisan ayındaki belediye seçimlerine katılmayan DP aslında gücünü test etmiş oldu. Katılım bazı illerde %20lere kadar düştü. 21 Temmuz 1946′ta ise eski seçim kanunu nedeniyle nahoş olaylar meydana geldi. Açık oy gizli sayım ile şaibeler vuku bulurken aslında DP’nin bu seçimlerde tek başına iktidar olması mümkün değildi. Çünkü 273 aday çıkarabilmiş tüm adaylarının kazanması durumunda dahi meclis aritmetiğinde salt çoğunluğu sağlayamıyordu. Ancak seçimde yaşanan tatsız hadiseler ilerleyen dönemlerde de izlerini sürdürdü.
KAYNAKÇA
Cem Eroğul, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, İmge Yayınevi, istanbul 2003.
Can Dündar &  Mehmet Ali Birand & Bülent Çaplı, Demirkırat, Doğan Kitap, İstanbul 2008.
Metin Toker, Tek Partiden Çok Partiye, Milliyet, İstanbul 11970.
Refik Koraltan, Tek Parti Devrinden 27 Mayıs İhtilaline Demokratlar – DPnin Kurucusu Anlatıyor, yay.haz.Kamil Maman, Timaş, İstanbul 2012.
Süleyman Kocabaş, İnönü Dönemi, Bayrak Matbaacılık, İstanbul 2009.
Süleyman İnan, Muhalefet Yıllarında Adnan Menderes, Liberte, Ankara 2006.
www.sozkonusu.net te yayınlanmıştır.